13 Mayıs 2012 Pazar

Adınla Göç Eden Kuşlarım Var

''Bazen susmak hiçbirşeyi değiştirmez''


Sustalı yalnızlığım,gün içinde ela bazen kahverengiye yakın bazen de istanbul'u ağrıtan
bir kedere meylediyor.
Bu hususta,bir çok denklemim var,periyot periyot harita metod boşluklara aşıladığım.

Oysa sen susunca,hiçbir duvar aşılamazdı.Hiçbir göz görmez,hiçbir kalp atmaz,hiçbir bitkisel hayattan çıkılamazdı ve son kez bile sana kavuşulamazdı.

Seni yitirdiğim gün,Şemso ile bir balıkçı teknesine atlayıp denizin gözyaşlarımızı erozyonuna
yağmurlar kavuşturmuştuk toprak toprak.
Moda'da kıskıvrak,göz ucuyla bulduğum kuytu banklar,klise duvarlarında sustuğumuz pişmanlıklarımız
gözlerimizle affettiğimiz iç ihtimallerimiz,sonra senin kollarına taktığım bileklikler,mor bazen,bazen buz rengi
bazen alevi,bazen sünni,bazen ayetlerden perişen bazen ebedi ve edepli edepsiz...
ben o gün,herşeyimi sana kavuşturdum toprak toprak.
Bilmeni istiyorum,annem gemici fenerlerinden korkarak aradı cesedimi
üç gün üç gece.
Ben kara diye hep sana vurdum.Kalbimi çalıştırmam bu yüzden artık fevkalade zor.




Beni affettiğin gün,Mozambik'te bir sıcak Mayıs günü,hiçbir işçisi olmayan fabrikalardan
adamlar toplayıp kendimi dövdürmüştüm.Ayazsız sinüzit seanslarında salya sümük
biber gazlarından kaçışlarım,kuru gürültüye karışan esnalarda periyodik aralıklarla
Rio karnavalından sıyrılıp kendimi topyekün güldürdüm.
Rezilliğimi rakı kadehimin üçte ikisine zeki müren dinleterek belirtiyorum.
Seni susuşum,gürültülerden de vahim.Artık bu yüzdendir ki,öyle içten gülemiyorum.


''Hallac habib pek çakmıyordu metafizikten ,-çünkü ben ayet ayet kesip kendimi,sana yanarak inanırdım''


Şuan 99'yazında ailemle,hiçbirşeyden habersiz yuvarlak bir masada eğlenceli bir pazar akşamı Poker'de kazanıp odama çekilmek için karo ası bekliyorum.Karo ası gelmiyor.Sonra babam gidiyor.Babam gittikçe annem hüzne garp ve betimsiz yönlere meylediyor.Ablam fransız sempatizanı banklardan izliyor deniz kenarlarını.Ben seni bekliyorum.Ben odama geçmeyi değil.Ben seni bekliyorum
Beni yanlışlarımla sevmeni,anneannem'e beraber ağlamayı,beraber sarhoş olmayı.Aile kurmayı,zamanı talan etmeyi,büsbütün kareokelerde sebil sübyana çatlak sesimizle izbandut çığırışlar yakarmayı.....
Seni 99'yazında ailemle hayal ediyorum.Sonra bizi 99 sene sonra toprak olmuş vaziyette,cehennemin cennete yakın kısımlarında az müddetler yanarak,(fakat el ele yine de)...hayal ediyorum

''Hayal etmek,çelikan tütünlerinden baharatlar ayırıp sana imkansız bir sigara sarmaktır''.


Ben sana çok farklı bir kafayla varıyorum.Vardığım yönlerde hiç bulamadığım göz yanılgıları,epigramları vaziyetten epey uzak ve peyder pey sona yakın tuzakları el yordamıyla düzeltip,sana pürüzsüz şiirleri buruşuk kağıtlara deydirerek varıyorum.

Kanadığım susuşlar,aile yadigari boşluklar hazırlıyor bana
Benim ilaçlarımı almadığım zamanlar seni unutmak gibi zaaflarım var.
Oysa darülfünun kışları daha soğuktu ve kasım da duvarıma sinen sigara isleri
daha bir dehşetli çark ettirdi bana senin nakşettiğin hislerimi.
-''Şizofreni krizlerimi kucakla istiyorum''...




Türk kahvelerinde panoramik revizyonlar geçiriyoruz.Sonra ben senin benden uzak olduğun anlarda fallarımı fevri tavırlarla yorumluyorum.Çünkü her karartı senin gelmene uyak oluşturacak şiirler sunuyor ruhuma.


Şemso içimi üç kez sıktı.Çünkü kriz geliyormuş,elde avuçta ne varsa bir kenara saklayıp sobasında kestaneler kızartacakmış.Ben cebimde üç kuruş olmamasına rağmen gelirsen yine herşeyi halledebileceğimizi düşünüyorum.Bu karlar sufi mektebinden yarı tanrı mafsallardan düşüyor.Bunu bu vakit birtek ben anlıyorum birtanem.
Ekseriyetle annem sana benden daha çok güveniyor.Çünkü kendini sana benzetiyor.Ben seni hiçkimseye benzetemiyorum.Geçen gün taksim'e gittim,kaç cuma sonra.Yürürken istiklal caddesinde,ben dilencilere dilenen yüz ifademle hep ikiyüz türk lirası kakaladım en sahtesinden,herkesi sana benzetişim bazen nefret doğuruyor Elif.
Bu yüzden sürmeli rüzgarlara maskara oluyorum ben,hem de kendi isteğim ile.

Aklıma geldiğinde zihnimin tamamı hicran dolu rutubetler kokuyor böyle olunca ben gitmediğimiz mekanlara gidiyorum.Oralara da gidelim istiyorum Elif ...




gamzelerine düşen kara kıtalarda zenci çocukların küçüklük fotoğraflarını çeken Ara Güler'leri besliyorum öteki yanlarımdan.




Benim başka bir sürü adım var elif.Sen hepsini rüyalarında öğreniyorsun.Adına düşen deniz demleri bu yüzden anason kokuyor.Anason koktukça annene yalanlar söylüyorsun.Bu halde bile betimsiz dilekçeler redd ediyor aşk mahkemeleri.
İstiklalimiz bu yüzden cadde-i kebir'den öteye gidemiyor.


Kendimle ettiğim münakaşaların muhakemeleri hep seni ak sütten çıkmış kadar bebek düşündürüyor.
Oysa sen de deydin benden başka ellere,benden başka...




Bu üç nokta da benim üç ayım yatıyor elif.Bu yüzden affediyor beni bazen çehren senin.Ellerin kırıldıkça önüme düşüyor.Ben şatolardan veto yedim.Bu yüzden cinnetim pek hiddetli.Ve şeytanların garip edebiyatına endeksli günlük rutin kan içmelerini senden saklıyorum.
Silahım arnavut kaldırımlarından betonlar söküyor.Ben sökmüyorum hiçbirini
Bu yüzden bile bana inan diye çok kez yemin ediyorum sana.


Sen anneannem'in üstüne yemin ettikçe daha çok inanıyorsun bana.Ne yazık ki.


Seni sevişim doksandokuz yazından kalma anne sevgisiyle örtüşüyor.


Ve vahdettin'lerden,damat feritler'den kalma aşiyan mor nişanlar bağışlıyorum sarhoşluğuma.




Şimdi yeşil tülbentine gözlerimi damlatıyorum.Nehirler Seddürbahir'den savaşları söküyor Türkiye Cumhuriyeti'nin.


Bak beni sev diye ben bir çok kez sömürge devletlere mermiler yağdırdım,petroller kaçırdım kendime.



Şimdi sana anneme bakar gibi bakıyorum.Seher yelinde kırağılarım büsbütün daha mayhoş suratlarla tutuyor dem...




Bunca şiirde istedim.Yine istiyorum...




''beni yeniden sev''






Nil ile Fırat uyuyor,biz farketmeden çok nehir isimler uydurmuşuz geleceğimize
Geleceğin ne kadar buluşma varsa onların bile dakik ihtilallerini seveceğime
bir mayıs yağmurunda yemin etmiştim.Bu yüzden Moda aile çay bahçesinde
Camel sigaralarına adalardan teneşir sıcaklıkları iliştirmek çok demode
aşklar hatırlatıyor bana.Bana senin hatırlattığın herşeyi ben mıhlıyorum beynime de
yetinmiyorum yine de.




Sana Garb'ın efekanlarını giydirircesine,hiç anlayamayacağın ulvi tükürükler üflüyorum dua ederek.
Annem öldüğünde mezarının ötelerinde hep toprak yağmurlara bulanmış botlarımızı kirletecek.
O zaman da elimi tut istiyorum.Hep benimle ağla.




Tütecek bir duman'ı ben yüzüne üflemeye kıyamıyorum.Düşlerim delinmiş,yaprakları yırtılmış sayfaları sahiplenircesine,bana şahadet getirdiğin her an nesirler yüceliyorum kum kum.
Aynalarım dan dun benim kafamı gözümü yarıyor.Çünkü çehremin solunda sen yansımıyorsun
çok zaman.İşte bu yüzden bile Acıbadem üç kez küs bana.


Ayın yirmisinde iki ay olacak.Benim gözlerim her ayın yirmisinde iki kez dolacak eğer bir daha olmazsan.


Gözyaşlarımdan sana bir kolye yaptım,ister bir çöpe at,ister bileklik olarak kullan.
Seni sevdiğimi içim titrerken anladım
Moleküler bilime anlamlı taşlar iliştiriyorum,söküp ecnebilerin dudaklarından
Kulaklarına sesler yerleştiriyorum hepsi ses tellerime doğuruyor hep
alafranga metodlar.


Frengi zihnimin tek rengini göz rengin olarak eyledi.
Bu yüzden bile beni yeniden sevmen gerekli Elif.




Sana yalvarıyorum.
Çünkü şedde kez sevsem bile yollar varmıyor ayak uçlarına.






''Benim adınla göç eden kuşlarım.''

















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder