15 Nisan 2012 Pazar

Şapşallığıma ver n'olur.

''Kahlüllerinden böyle bir bayır boyu salacak kırağısı,sabahsız,ayazsız,çaysız,öğrencilerden kaptığın
sakal uzatma alışkanlığı ile,pek tabiki habiblerin sakat çocuklarına bile her gece şükrettiği kavmin
hangi mezralarda öleceğini,senin için hesaplama arzusu içindeyim.
Çok uzattım,sadece kahküllerini öpüp arabistan'a ışınlanabileceğimi düşündüm bir an.

Sen karsın,ben izindeyim.
Kays'ın,güneşe ezberi gibi.

Bazı geceler erkan-ı harbiye'nin mütevazi bir reisi olarak,dizindeyim,ağlıyorum.

''Ağlama,yazacağın senaryolar var diyorsun''.

Öyle dediğin zamanlar anneannemi hatırlıyorum.

Yasin okuma isteği uyandırıyor,yüz hatların.

Baharatların en sert ensarına,ve ana hatlarıyla azazil'in bıraktığı buruk yüreğe.
''hep yeni bir dünya kurarak,haydi artık kendine gel diyen sensin''.

Ben,sen kendine gel deyince,hep sana geliyorum.

Şapşallığıma ver n'olur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder