26 Nisan 2012 Perşembe

Ruhi'nin Suni Tenefüsleri.

Dünyadaki ilk ötenazi kliniği Hollanda’da açılmış. Klinikte ilk etapta 70 kişinin ölüm isteği gerçekleştirilecekmiş.

Ötenazi Derneği Başkanı Petra de Jong, yaptığı açıklamada, “Tıbbi yoldan tedavisi yapılamayan 18 yaş üzeri ve yaşlıların özel başvurusu dikkate alınarak işlemlerini başlatıyoruz. İlk olarak kendi doktoru, tedavi gördüğü hastanesi ve varsa psikiyatristi ile ilk görüşmelerinin ardından ölüm işlemini gerçekleştiriyoruz. Kliniğimize Şubat ayı içerisinde 70 kişinin başvurduğunu gördük ve tamamen özel ödemelerle son verilen hayatlar için başvurularımız devam etmektedir” demiş.

Ne kadar tuaf,dışarıda onları öldürmek için para almayacak,ödeme kabul etmeyecek bir sürü insan var.

Adım Ruhi.28 Yaşındayım.Hiçbir iş yapmıyorum.Evde gazetelerdeki haberlere şaşırmak dışında.
Dışarıdaki hayat beni korkutuyor.Hala inanamıyorum bu haberin gerçek olduğuna.
Fakat bu olayın daha tuaf olması için de Petra de Jong'un ötenazi isteyip belirli ücretlerle kendini öldürtmesi olurdu herhalde.
Ben hiçbir çare kalmadığı anda,ki eğer ötenazi istemim de doktorlarım tarafından redd edilseydi,evdeki aygaz'ı açıp uykuya dalardım,bu kadar parayı ödemeye lüzum yok.

Adım Ruhi.28 yaşındayım.Sevdiğim kızı altı sene önce bir trafik kazasında kaybettim.Allah'ın takdiri,yapabilecek birşey yok.Sadece doyasıya yaşayabildiğim tek şey,yani ondan kalan tek şey,bu sancılı müezzin bekleme seansları kaldı.Mutluyum fakat,şaşkınım da,çünkü her gece aynı müezzin okuyor sanki ezanı,hiçbir fark duyamıyorum.


Ben Ruhi.Teoman'ın Ruhi'dir benim adım şarkısındaki Ruhi'den çok farklı,daha gerçek ve daha şaşkın bir insanım.
Sevgili altı sene önce bir trafik kazasında kaybettim,ondan önce de annem ile babamı bir trafik kazasında kaybetmiştim.Üstelik ayrı ayrı kazalarda,bu yüzden trafiğe çıkmıyorum.Zaten kendimi kaybetmiş durumdayım,bir yerlerde bulacağımdan korkuyorum sanırım.

İslâm'ı terketmeye zorlananlar için tanınan ruhsat hakkında Kur'ân-ı Kerim'de şöyle buyurulur: "Allah'a imandan sonra, kalbi iman ile sabit ve mutmain iken küfre zorlananlar müstesna olmak üzere, kim ki Allah'ı tanımaz ve fakat göğsünü küfre açarsa, mutlaka onların üstüne Allah'tan bir gazap vardır. Onlar için çok büyük azap da vardır." (en-Nahl, 16/106) Bu âyetin iniş sebebi şudur: Mekke'de Kureyş müşrikleri, ashab-ı kiramdan Ammâr'ı, babası Yâsir'i ve annesi Sümeyye (r.anhüm)'ü Islâm'dan vazgeçirmeye zorluyorlardı. Onlar bunu kabul etmedikleri için, Sümeyye'yi iki deve arasına bağlayıp ayrı ayrı yönlere çekerek parçaladılar. Yâsir (r.a)'ı da çeşitli işkencelerle şehid ettiler. Işte İslam'ın ilk şehidleri bunlardır. Ammâr, müşrikler tarafından kuyuya atıldı. Tam boğulacağı sırada onlara rıza göstermeye mecbur kaldı. Ve hayatını kurtardı. Birisi gelip, Hz. Peygamber'e Ammâr'ın dinden döndüğünü söyleyince, Rasûlüllah (s.a.v): "Hayır, Ammâr tepeden tırnağa imandır. İman onun etine ve kemiğine işlemiştir" diye buyurdu. Bu arada Ammâr, ağlıya ağlıya çıkageldi. Hz. Peygamber onun gözyaşlarını silerek: "Üzülme, yine seni zorlarlarsa dilinle onlara uymuş görün" buyurdu. (İbn Kesir, Tefsîru'l-Kur'ânı'l Azîm, İstanbul 1985, IV, 524 vd.; Elmalılı Hamdi Yazır, a.g.e., İstanbul 1936, IV, 3130, 3131)

Sanırım bu ayetler yüzünden,hayatımda üç,dört kişiye içimden gelmediği halde,sırf kuyuya düşmiyeyim diye seni seviyorum da dedim.Ve en sonunda,onları kuyuya düşürüp kendi hayatıma devam ettim.Bunları yapmışlığım mevcut.Fakat 'ah almak,öyle basit birşey değil,kendi omuzlarıma iki-uç numara büyük felaketlerle denendim'.Sağ sağlim çıkmış halim budur.Kayıtlarda herşey mevcut.

Araştırmalarıma göre.
 yağmur üç evreden geçerek oluşurmuş: Önce rüzgar yoluyla yağmurun "hammaddesi" havalanır ve Ardından bulutlar meydana gelir, en son olarak ise yağmur damlacıkları ortaya çıkarmış.
Kuran'da yağmurun oluşumu ile ilgili aktarılanlar ise, tam da bu süreçlerden söz etmektedirler. Bir ayette bu oluşum hakkında şöyle bir bilgi veriliyor.


“Allah, rüzgarları gönderir, böylece bir bulut kaldırır da onu nasıl
dilerse gökte yayıp-dağıtır ve onu parça parça kılar; nihayet onun
arasından yağmurun akıp çıktığını görürsün. Sonunda kendi
kullarından dilediğine verince, hemen sevince kapılıverirler.„
(Rum Suresi, 48)








Adım Ruhi,Rabb'im yağmuru üç evreden sonra yeryüzüne bağışlıyor.
Ve ben bu üç evrede de,senin ellerinin ıslaklığına düşemedim.
Mucizeyi anlıyorum,fakat anlatamıyorum,garip.
Şaşkınlığım,saati doğru tahmin etmekle aynı hissiyatta.






Çok yağmursuz kalamayan bir şehrin,en dudakları çatlamış sessiziyim ben,kendime aynaya bakınca daha çok şaşırıyorum,sanki yaşayışım,sabah yatakta gözlerimi açmam,mucizevi bir olaymış gibi geliyor bana.

Adım Ruhi,iki sene önce,sahilde boğulmaktan son anda kurtardığım kıza hala aşığım ve bu yüzden de altı sene önce kaybettiğim o sevdiğim kıza mahçup.Bu yüzden artık,ona birşeyler yazmayı kesip sadece okumaya yöneldim.
Annem bir keresinde dedi ki,''Çok gülüyorsan,çok yalnızsındır.''.Evde kendi kendime sırıtışım bu yüzdendir.Kendime hep birşeyler ispat etmek derdindeyim.Annem hep ağladığımı,hatta bir sürü arkadaşım olduğunu ve bu arkadaşlarımla her cuma ağlama seansları yaptığımı,bu yüzden kalabalık bir yalnızlık içinde olduğumu söylüyor.Bunun sebebi ise,ona sarıldığım zaman hep gözlerimin dolması.Gözlerimin dolmasının
gerçekleşme aşamaları Kuran-ı Kerim'de bir sürü ayet birleştirilerek açıklanıyor,fakat bir ayette kesinlik kazanıyor kanımca.
''
Resullullah (sav) buyurdular ki: "Üç şey vardır, bunlar kimde bulunursa, Allah onun üzerine himayesini açar ve onu cennete koyar: "Zayıflara rıfk, anne-babaya şefkat, kölelere ihsan."    Cabir - kütübü sitte hadis no : 4676
''

Annem cennetlik bir kadın.Annemin annesi de zaten şuanda cennette diye tahmin ediyorum.Şaşırmadığım nadir düşüncelerden biridir bu,anneannemin cennete kabul edilme ihtimali.Benimkinden fazla sanırım.Ne güzel bir düşüncedir bu.


Adım Ruhi,Üç senedir karikatür çizerek para kazanıyorum.Çizdiklerim komik değil,fakat güldürmemezlik te etmiyor.Yani ne iyi ne kötü işte,sigara alabilecek kadar kazanıyorum diyelim.
Bu ev cennetlik Anneannem'den kalmadır.Hatta eşyalar hatta O kokuyor.Burayı bu yüzden birtek ben biliyorum,pek gelenim gidenim olmuyor.Çünkü istemiyorum,anneannem'in kokusunu kimseyle paylaşamam.Hiçkimseyle hem de,sakın ola ki kusura bakmayın.


İki sene önce sahilde boğulmaktan kurtardığım kız,bir cankurtaranla evlendi,o cankurtaran kızın mavi gözlerinde boğuldu,kendini kurtaramadı,ben buna çok şaşırdım.Şaka bir tarafa iki sene önce sahilde boğulmaktan kurtardığım o kız var ya,şuan nerede ne yapıyor,nasıl gitti,herşey yolunda mı,evlendi mi,ya da hayatında biri var mı,nerede okuyor,ne okuyor,ne yapıyor,ne ediyor,hiç hatırlamıyorum
Sırf o gün,beşinci sınıf sağlık bilgisi ve ilk yardım hocama,yaklaşık yüz kez dua etmiştim ve teşekkür etmiştim içimden.O suni tenefüsün nasıl yapılacağını cansız mankenin üzerinde göstermişti,ben ise tam onaltı sene sonra harbiden canlı bir kızın üzerinde uygulamıştım.Cidden işe yarıyor,yani tıpta ayıp olmaz derler ya,çok yanlış bence,tıpta ayıp oluyor fakat,ayıp denmiyor.Gözleri,gözlerini açışı,suyu ağızından püskürtüşü,dudakları,dudaklarındaki kıvrımlar,hiçbirşey aklımdan gitmiyor.
Biraz muhabbet etmiştik İstanbul'da oturduğunu tatilini geçirmek için babannesine geldiğini söyledi,bir gün tekrar görüşmek dileğiyle yanımdan ayrıl ve yanımdan ayrılmadan önce de hayatını kurtardığım için teşekkür etmişti.Sadece şaşkın bir şekilde,seni beni harbici harbici bir kere Suni olmadan yani,öpersen,ben dünyayı kurtarırım ulan demiştim,pis pis sırıtıp gitmişti.Bunu hatırladıkça çok ağladım çünkü sevdiğim kız yukardan izliyor olabilirdi.Ona karşı hiç açıklama getiremeyecek birşeyim var ise işte bu olaydır.


O olaydan bir hafta sonra,sevdiğim kız rüyama girmişti.
-Herşeyi gördüm demişti bana
Sandığın gibi değil vallahi sadece hayatını kurtardım hepsi bu dedim,dediysem de inanmadı
-hepsi bu değil işte hepsi bu değil dedi
Herşey görülmekle kalmıyor,hislerde anlaşılıyor mu oradan dedim
-güldü,sadece sevdiklerimizin hisleri anlaşılıyor.Fakat bunun için ölmeye de gerek yok,merak etme deyip gülümsedi.
Abartıcak birşey yok,suni bir tenefüstü dedim.Dediğim anda uyandım.Herşey bitmişti,gözlerimden yaş akıyordu.

Bu olayı Şemsettin'e anlattığımda,oğlum manyakmısın,o sevdiğin kız,siz sözlüyken,yüzüğü atıp başka bir herife kaçmamışmıydı?
-kaçmıştı.
Ee ,kendini ona karşı sorumlu ve mahçup hissetme,tamam toprağı bol olsun,Allah cennetine kabul etsin fakat,senin onunla bir alakan yok artık.dedi
-Yok mu ?-harbiden yanlış değil mi benim bu sahildeki yasak aşk olayım.
Yanlış değil tabi oğlum.Sen gerekeni yapmışsın diyip sırıttı.

''Bazen,yakın arkadaşlar,yüreğine su serper ve o anlık herşeyi unutursun,yalnız kaldığında ise su serpilen yer tekrar kurumuş olur ve endişe daha şiddetli hakim olur ruh haline''.

Adım Ruhi.
Yirmisekiz yaşındayım.
Ruhen bir depresyoncuğun içindeyim.
Gerçekten merak ettiğim birşey var ki,bu ötenazi kliniğine hiç hasta olmayanlar,yani tamamen keyfi olarak ölmek isteyenler de başvurabiliyormu?-belirli bir ücret karşılığında tabi.
Bunun için aramam gereken telefon numarasını buldum.Hollanda'daki kliniği aradım.İngilizce konuşabilen birini istedim.İlkokuldan kalma ingilizcemle birşeyler anlatmaya çalışıyordum ki,adam Are u from Turkish? dedi.Yes ulan dedim heyecandan.
Klinikte o gün çalışmaya başlayan ve telefonlara bakan annesi Türk babası Hollanda'lı olan Erhan'a verdi telefonu.Thank you diyip Erhan ile konuşmaya başladık.

-Erhan çok yazacak kardeş,ben şimdik sorularıma geçeyim
Tabi efendim adınız neydi?
-Adımı boşver şimdi,gerek yok ada,ötenazi hakkında bilgi almak isteyen biriyim
Buyrun efendim ne öğrenmek istiyorsunuz
-Bu ötenazi işlemi kaç dakika sürüyor?
Hastalığına göre değişiyor efendim,fakat bir gecede hallediliyor genelde.
-Halletmek derken,bildiğin profesyonel düşünüyorsunuz,sevdim bu huyunuzu
-Peki kliniğinizin adı nedir acaba?
Hollandaca Ölüm Meleği anlamında efendim fakat Hollandacası telaffuz edilemeyecek kadar zor harflerden oluşuyor.
-Peki Erhan,sadete geleyim beni kaça öldürürsünüz?
Hastalığınız nedir efendim?
-''Genel'' diyelim,,genel bir hastalık hali.
hastalığınızı söylemezseniz size yardımcı olamam ama.
-Yahu hastalığımı siktiret sen say hastalıkları sonra da ücretleri söyle
Kanser:1500 euro,İlerlemiş felç hali 1000 euro,bitkisel hayat 500 euro,şimdilik bu kadar fakat bunların yan hastalıklarına da aynı fiyatlar geçerli.
-Sağol Erhan yine arayacağım.
-İyi günler Beyefendi.



Telefonu kapatıp,dışarıya çıktım,İstiklal'de yürüyordum,hafif kar başlamıştı,bir tekel bayiine girip camel sigaramı aldım.Sigarayı dükkanda yakıp yürümeye devam ettim.Kimseyle buluşmayacaktım.Yalnızlığın garip bir gizemi vardı,ben bu gizemin adını koyamıyordum ve bir işe yaradığını da görmüyordum.Saatlerce yürüdüm.Ne telefonumda kontür,ne arayacak kimsem,ne arayıp çağaracak biri,ne birşeyler içebilecek kadar param,ne de çakmağım vardı.Kafamdaki sorular küçük bir çocuğun merak ettiği şeylerden farklı olmakla birlikte o küçük çocuktan farksız hüzünler barındırıyordu.Ben her ezan okunduğunda birilerinin ölmediğini,sadece salalardan sonra ölümlerin anlaşılacağını öğrendiğimde üç saat boyunca odama kapanıp ağlamıştım.Gözyaşlarımı tekrarlamak için hep yeni hayal kırıklıkları buldum.Bu yüzden kendimi bulmaya çalışmayı,hayal kırıklıklarını bulmaya başladığım zaman bıraktım.Flue çağımın tüm çağlarıma etkisi diyelim.

Bir kitapçıya girip,hem biraz ısınacak hem de kitaplara göz gezdirecektim ki,bu mucizevi olay gerçekleşti.
Düşünün,ben ki babamın annemin rahmine gönderdiği beş milyon spermden biriydim,bir sperm olarak ana rahminde gelişip İstanbul'a indim,tam yirmisekiz sene önce,iki sene önce bir kadının hayatını kurtardım,ki o kadının da bir zamanlar sperm olduğunun düşünürsek,tekrar karşılaşmamız mucizevi bir olaydan başka birşey değildi.Tam rastgele bir kitaba elimi atıyordum ki,yanıma bir gözattım.Ne göreyim...Of ki ne offf...


Beni hemen tanıdı,ben de onu hemen tanıdım,fakat ilk ne yapacağımı şaşırdığım için görmemezlikten gelip,elimi attığım kitabı karıştırmaya başladım.Okumuyordum,sadece kalp atışlarımı satır aralarına göz atarak dizginleştiriyordum.Oracıkta ölebilirdim.
Mavi gözleri bütün mevsimi o anda değiştirmişti.Bildiğin üstümdekileri çıkartıp karda güneşlenebilirdim.
Gözlerinde hiç olmayacak şeyler vardı.Allah'ın varlığına kanıt ayaklı bir mucizeydi adeta..
Birden bir ses duyuldu.

-Heyy merhaba,sizi hatırladım,siz iki sene önce benim hayatımı kurtarmıştınız..
Aa merhaba,evet ben de hatırladım sizi,ama bunu bu kadar büyütmeyin,bununla övünmesi gereken bir kişi varsa o da benim,keşke daha önce farkeden ben olsaydım da,ben sizin hayatınızı kurtarmıştım diyip yanınıza gelseydim,
(Biraz gülümsedi)
-Korkma Ben Varım,tavsiye ederim diyip,raftaki kitabı gösterdi.Param olsaydı o kitabı sorgusuz sualsiz alırdım,fakat okudum demekle yetindim.Münteki Gıcırbey'in mektupları nasıl ama,Şebnem gerçekten çok şanslı bir kız dedi.
Evet ya,gerçekten olağan dışılar dedim.Tekrar gülümsedi.Kıza istemeden kur yapıyordum.
Siz böyle gülücekseniz sabaha kadar evet ya gerçekten olağan dışılar diye sayıklayabilirim dedim..
-Sizinle o zaman oturup muhabbet edecek vaktimiz olmamıştı,isterseniz gelin biryerler de oturup muhabbet edelim,deyiverdi.
Tabi ki,tabi oturalım dedim.
Gittik biryere oturduk,bana hiç sormadan iki tane kahve söyledi.İçimden bu kahveleri nasıl ödeyeceğim diye düşünüyordum.
-Adınızı öğrenebilirmiyim artık,kahramanım kim bilmem gerekiyor dedi.
Benim adım Ruhi dedim.
-Güzel bir isim dedi.
Evet,garip,sanırım yakışıyor bana dedim. (Gülümsedi)
-Benim adımı sormayacakmısınız dedi?.
Bu kadar güzel birşeyin adı konamaz,fakat adınız nedir,gerçekten merak ettim dedim.
-Nisan,dedi.
Ben herkesi Nisan'da affetmiştim.Sonra bence cemreler hep Nisan'da düşer,ayrıyetten,insan gibi dedim.
-Kahkahayı attı,Allah aşkına sizin hiç arkadaşınız yok mu?-muhabbete hasretsiniz gibi sanki dedi.
Prensip olarak,arkadaşa karşıyım,fakat bir tane arkadaşım var onla da arada sırada konuşuyoruz işte dedim.
-İlginç birisiniz dedi
Teşekkür ettim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder